2 Aralık 2014 Salı

Yin Yang ve Biz

Yin Yang’ın ne olduğunu hepiniz az çok biliyorsunuz. Gece-gündüz, soğuk-sıcak, ağır-hafif, olumlu-olumsuz gibi karşıt özelliklerin bir arada bulunmasından hatırlayacaksınız.
Burada bedensel açıyı ve enerji boyutunu kapsayan bir yaklaşımla değişik bilgiler paylaşacağım sizlerle.

Çigong gibi enerjiyle haşır neşir öğretilerde Yin Yang’ın önemi büyüktür. Enerji boyutunda sadece zıtlıklar deyip geçmek Çigong’da basit kalır. Zira Yin Yang dengesini kurabilmek bir ustanın senelerini alır. Buna rağmen buna erişemeden sadece Yang seviyesinde kalan pek çok usta vardır.
Eliyle kağıtları yakan, kaşıkları büken, cisimleri oynatan, beden dışı deneyimler yaşayan, hızlı şekilde şifa veren, olağanüstü yeteneklere sahip ustaların tümü uzun seneler boyunca sadece nefes ve meditasyon sayesinde Yin Yang dengelerini kurabilmişlerdir. Bizler ise en usta olduğumuz zamanlarda bile sadece Yang enerjisi ile çalışırız. Dünyadan aldığımız Yin enerjisi, daha önce yazdığımız “Karnımızdaki ikinci beyin” yazısında bahsi geçen Alt Dantien bölgesinde Yang olarak Çi enerjisine dönüşür. Çi daha sonra Shen dediğimiz ruhsal enerjiye, o da Wuji denen hiçliğe yani evrene açılan kapıya doğru yol alır.

Çigong’da yer alan üç adet Çi enerjisi vardır. Bunlara 3 Hazine de diyoruz. Bunlardan ilki evrensel Çi. Bu her şeyi ama her şeyi kapsar. Bizlerin ve dünyanın başına gelen her şeyden evrensel Çi sorumludur. “Felaket” diye nitelendirdiğimiz şeyler aslında evrenin enerji boyutunda denge kurma çabasından ibarettir. Ardından dünyevi Çi gelir. Evrensel Çi’nin etkilerini yaşar. Bununla ilgilenen iki bilim dalı vardır. Biri hepinizin çok yakından tanıdığı Feng Shui, diğeri ise Jeomansi’dir. Jeomansi dünyanın enerji hatlarıyla alakalıdır. Aşağıdan yukarı çıkan enerji hatları, ley ve fay hatları vardır. Yukarı çıkan enerji pozitif, negatif ya da nötr olabilir. Enerjinin negatif olması dünya yüzeyindeki biz insanları yakından etkiler. Hani ağzıyla kuş tutsa dükkânın bereketini bir türlü göremeyen işyeri sahipleri vardır ya; bazı yerler sürekli el değiştirir; bazı evlerde hiç huzur olmaz, oraya evli giren boşanarak çıkar misali örnekler etrafımızda bolca vardır. İşte bu tip yerlerin altından yukarı doğru çok güçlü enerji dalgaları yükselir. Bunlar kimi zaman altta yer alan bir yatır, fosseptik, fay hattı gibi şeylerden kaynaklanabilir. Bununla ilgilenen bilim dalı ise bu enerji hatlarının analizini yaparak, kötü enerjileri bloke eder ve hayat normale döner. Çok zor ama çok etkili bir bilim dalıdır. Bununla ilgilenen yakın bir dostumu bu bilim dalına iten hikâyeyi sizlerle paylaşayım. Dostum yurtdışından bu tarzda bir bilim adamını evinde misafir eder. Küçük kızı hiçbir zaman kendi odasında uyumaz. Ya anne babasının yanında uyur, ya da televizyon karşısında salonda uyuyakalır. Odasına taşımaya kalktığınızda ise kıyameti koparır. Bu misafir eve geldiğinde küçük kızın odasına girer, odada kısa süreli basit bir şeyler yaparak çıkar. Kız hemen o akşam kendi odasında uyumaya başlar. Adamın yaptığı tek şey yukarı yükselen negatif enerjiyi bloke etmek olmuştur. Dünyevi enerji sürekli kendini tekrar eder. Bunun nedeni de sürekli bir enerji dengeleme çabasıdır.

Aynı çaba bizim bedenlerimizde de hâkimdir. Hastalıklar bu şekilde ortaya çıkar. Hem dünyevi hem de evrensel Çi bizleri etkiler. Bedensel Çi burada ortaya çıkar. Hastalıklar gelmeden önce bizleri haberdar eder. Tek yapmamız gereken bedenlerimizi zamanında ve doğru şekilde dinlemektir. Ancak yapmamız gereken jeomansideki gibi kötü olanı bloke edip bastırmak yerine kaynağına inip iyileştirmektir. Zira hastalıkların çoğu enerjinin bloke olmasından kaynaklanır ve sizin yapmanız gereken tek şey enerjiyi serbest bırakarak trafiği açmak ve akışı tekrar sağlamaktır. Enerji mükemmel akmaya başladığında ise hastalık, ağrı, sızı namına bir şey kalmayacaktır.
Yere doğru olan ve yere yakın güçler Yang güçlerdir. Yerçekimi Yang’dır. Enerjinin yukarı doğru yükseldiğini söyledik. Yukarı yükselen bu enerji de Yin’dir. Yin’in yayılmacı ve genişleyen etkisi vardır. Yukarı doğru büyüyen en güzel Yin örnek dalları ve yaprakları ile ağaçlardır. Ancak aşağı doğru yol alan yere yakın güçleri Yang olan kökleridir. Dolayısıyla ağaç kardeşler Yin Yang dengesini kurmuşlardır.

İnsanlara gelince; Yin olan insanlar ellerinden çok kafalarını kullanırlar. Bu yüzden daha çok masa başı işleri tercih ederler. Onları alıp da tarlaya süremezsiniz. Bunlar kapalı yerleri tercih eder ve içe dönüktürler. Geceleri tercih eden insanlardır. Geç vakte kadar oturmayı severler. Yang olanlar ise daha hareketli ve bedensel bünyeye sahiptir. Açık havayı ve doğayı tercih ederler. Dışa dönüktürler. Gündüzleri ve güneşi daha çok severler.

Bedenimizdeki tüm organlar Yin Yang dengesine sahiptir. Kalp kasılıp (Yang) gevşeyerek (Yin) çalışır. Organlar kendi aralarında enerji sistemleri oluştururlar. Örneğin karaciğerle safrakesesi, akciğerle kalın bağırsak, kalple ince bağırsak, mide ile dalak, böbreklerle mesane birlikte çalışarak takım oyunu oynarlar. Bunlardan biri Yang iken diğeri Yin olarak çalışır. Organlarınızı iyi tanımaya başladığınızda Yin Yang özelliklerini bilirseniz onları daha iyi kullanır ve mutlu edersiniz. Örneğin midenin Yang olduğu saatler sabah 7:00 işle 9:00 arasıdır. Bu saatlerde kahvaltı edilmesi bu yüzden tavsiye edilir. Mesela kalbin Yin olduğu zaman saat 11:00 ile 13:00 arasıdır. Bu saatlerde kalbe yönelik kardiyo çalışmaları yapmak sakıncalıdır, zira en sık kalp krizlerinin görüldüğü saatler bu saatlerdir. Temel Çigong eğitimlerinde öğrenciler organlara yönelik bu kapsamlı Yin Yang bilgilerini alırlar.

Sizler de bedensel olarak Yin ya da Yang olduğunuzu bilirseniz hayatınızı ona göre daha çok kolaylaştırırsınız. Mesela Yang iseniz masa başı işlerin sizi mutsuz edeceğini bilirsiniz.
Bedenimiz de ağaçta olduğu gibi üst bölgesi Yin, alt bölgesi yere yakınlaştığı için Yang özelliğe sahiptir. Çevremizdeki dünyevi her şey bizi yakından etkiler. Örneğin yediklerimiz: Tuz, et, süt ve süt ürünleri Yang özelliğe sahiptir çünkü vücudumuzu kasan özelliğe sahiptirler ve bizi daha girişken ve saldırgan yaparlar. Meyve, sebze, şeker ve alkol bedeni gevşeten özellikleri ile Yin’dir. Egzersiz çalışmaları kas yapar, bu yüzden Yang’dır. Meditasyon gevşetir, Yin’dir.

Bedenimizdeki tüm organlar Yin ya da Yang oluşumuza göre şekillenir. Örneğin yüzümüz: İki kulağınız arasından enine bir çizgi çekin, üst kısım Yin alt kısım Yang’dır. Elmacık kemikleri, burun, gözler ve alın akciğer, karaciğer, kalp ve sinir sistemi; ağzı kapsayan alt bölüm ise üreme organları ve sindirim hakkında bilgi verir.

Örneğin Yin özellikteki bir yüz aşağı şekilde duran bir damla şeklinde olur. Alın geniş, çene dardır. Gözler iri, kaşlar eğri ve araları açıktır. Kan dolaşımı zayıftır. Bu yüzden dudaklar ve ten solgundur. Burun kemiği de dardır. Soğukla araları yoktur ve kapalı yerleri tercih ederler. Genelde zayıftırlar ve kilo alamazlar. Yumuşak sesli ve kibar olurlar. Duygusal ve duyarlı olurlar, bu özelikleri sayesinde bunlardan çok iyi sanatçılar çıkar. Manevi tarafları güçlü olduğu için daha çok din, ruhani işler ve kişisel gelişim tarzı konulara merak salarlar. Kültürel ve entelektüel açıdan diğer insanlardan farklı oldukları için bunu bir kibir meselesine döndürebilirler. Mesafeli bir üstünlük duygusu yaşayabilirler.
Yang’a gelince… Yuvarlak bazen de köşeli yüzlü olurlar. Çene güçlü ve geniş, dudaklar dolgun ve kırmızı olur. Kaşları kalın ve birbirine daha yakın, burunları geniştir. Çok iştahlı oldukları için kilolu olmaya müsaittirler. Yemek yemek onlar için tam bir keyiftir. Üzerine yakılan bir puro cabasıdır. Sert içkileri severler. Sesleri gür, bedenleri genellikle kaslıdır. Duyguları ve cinsel dürtüleri güçlüdür. İşkolik olabilirler, günü yoğun ve dolu dolu kullanırlar, akşam geç olmadan yatarlar. Macerayı ve doğayı severler. Dobradırlar ve politik olmayı beceremezler. Bazen de kabadayılık derecesine varabilirler. Öfkeden ve saldırganlıktan uzak durmaları gerekir. Yağlı yiyecekler, et ve sert içkiler yüzünden sağlıklarına dikkat etmeleri gerekir. Kalp, kolon ve yüksek tansiyon hastalıkları en sık karşılaştıkları rahatsızlıklardır. Yin yaşam tarzı ve besinlerle kendilerini dengelemeleri gerekir. Mesela müzik dinleyerek gevşeyebilir, arada bir sebze ve alkali diyetle bedenlerini dengeleyebilirler.
İlişkilerde çoğunlukla kendimize çok benzeyen insanları ararız ama genelde mıknatıs gibi karşıt kutupları çekeriz. Doğru olan budur. Aynaya bakıp “kız ya da erkek olsaydım kendimle çıkardım” diyecek kadar kendimizi sevmek elbet güzel bir şey, ama iş ilişkiye gelince Yin Yang ilişkisi kurabileceğiniz bir ilişki yaşayabilirseniz tadından yenmez.

Yin ve Yang sizinle dengede olsun.

2 Haziran 2014 Pazartesi

Kurumsal Çigong

Teknoloji içinde yüzdüğümüz günümüzde, zamanımız kısıtlı ve çok değerli, stres seviyemizse tavan yapmış durumda. Her şeye daha hızlı ulaşmanın peşinde koşarken bedenimiz ve zihnimizde oluşturduğumuz aşırı baskıya kulak asmıyoruz. Farkında olmadan gitgide dengeden uzaklaşıyoruz.
Sosyalleşiyoruz, mobiliz, hiper bağlantılarla iletişim kuruyoruz, sürekli iletişim halinde de kalabiliyoruz, hayatı kolaylaştıracak pek çok şeye de sahibiz. Ancak bu “süreklilik” hali bizi bedensel ve zihinsel yönden yıpratıyor. Kendi bedenlerimizin ve zihinlerimizin efendisi olup sağlık ve mutluluğumuzun dizginlerini ele alabilir miyiz peki?
Toplum tamamen çalışmaya odaklanmış. Tabiri caizse iş manyağı haline gelmişiz. Rahatlamayı öğrenmek bir lüks. Kimse bunu istemiyor zira her türlü rahatlama ve dinlenme şekli tembellikle bir tutuluyor. Çılgın gibi oradan oraya koşuşturmuyorsan toplum seni dışlar. Esas olan tek şey seri olmaktır, hızdır.
Rahatlamak işini yapmanı engellemez; işini yaparken kendine de vakit ayırabilmeni sağlar. Üstelik kendini daha iyi tanımana da yardımcı olur. Yaptığın işin kalitesi değişir; daha yaratıcı, enerji dolu işler yaparsın. Eskisine göre daha az hata yaparsın çünkü artık kafan daha rahattır, her bakımdan derli toplusundur.  Artık gereksiz işlerle uğraşmıyorsundur. Odaklanma ve konsantrasyon gücün artmıştır.
Kurumlar çalışanlarına pek çok eğitim ve pek çok fırsat sağlar. Bunların çoğu elemanların daha da hırslı ve girişken olmasını hedefleyen, daha çok çalışmasına ve enerji sarf etmesine dolayısıyla da daha çok yıpranmasına yönelik çalışmalardır. Psikolojik desteklerin ise pek faydası olmaz. Pek çok çalışan ise soluğu doktorlarda alır.
Çigong bir takım doğal hareketleri nefesle birleştirerek duygusal, fiziksel ve ruhsal dengemizi kurmayı amaçlar. Beden-zihin dengesi kurulduğunda her şey yoluna girer. Aynı yin-yang dengesi gibi. Haritanın doğusunda etkileri tartışılmazken batı dünyası Çigong ile daha yeni tanışmaya başlamıştır.

Nefes almaya, zihni sakinleştirmeye ve berraklaştırmaya vaktim yok!
Yaşadığımız dünya insanların birbirini meşgul etmesi üzerine kurulu bir düzene sahip. Pek çok işi aynı anda yapma yetisine sahip olsak da bir işi yaparken bir başka işin önceliği bizi hep tedirgin eder. Yetiştirmemiz gereken işlerimiz arasında bir de hazırlanmamız gereken öğleden sonraki önemli bir toplantı işimize olan konsantrasyonumuzu bozar ya da eve gitmeden önce bütün işlerimizi yetiştirme ve son e-postalarımızı atabilme derdine gireriz. Bunun sorumlusu ister kendimiz olalım ister dış etkenler kendimizi daima yoğun bir baskı altında buluruz.
Elbette ki Çigong iş yükümüzü azaltmaz ya da günümüze fazladan saat eklemez, bize yalnızca yeni bir açıklık ve perspektif kazanmamız için gerekli teknikler sunar. Şimdiki anda kalmamızı, dikkatimizi dağıtan düşüncelerden ve endişelerden kurtulmamızı, şirket içi ve dışında iletişim kurarken veya harekete geçerken her şeye karşı farkındalığımızı artırmamızı sağlar.

İş zamanı Çigong’a nasıl vakit ayırayım?
Düzenli Çigong hareketleriyle zihnimiz her zamanki sıradan işleyişinden farklı bir yapıya bürünür. Yol kat ettikçe de meditatif bir durağanlık kazanır.
Düzenli lafı çoğumuzda bir tedirginlik yaratır. Zira çoğumuzun zaman problemi vardır. Özellikle iş zamanı! Lakin Çigong hareketleri o kadar basit ve etkilidir ki istediğiniz herhangi bir anda uygulayabilirsiniz. Oturduğunuz yerde yapma lüksüne sahip olduğunuz yegâne öğretidir. Verdiğiniz her molada beşer onar dakika ayırarak yapabileceğiniz bir şeydir. Kaldı ki çalışanları ister hoca nezaretinde ister kendi başlarına Çigong yapabilsin diye belirli saatler ayıran pek çok şirket vardır.

Yerçekimiyle Barışın!
Büyük bir çaba sarf etmeden hareket etmek… Hareket etmeyi ne kadar biliyorsunuz? Gerçekten oturup kalkmayı, eğilip doğrulmayı, yerden bir şey almayı, ağır cisimleri nasıl kaldıracağınızı, ayakta nasıl duracağınızı, bilgisayar karşısında nasıl pozisyon alacağınızı, en önemlisi nasıl yürüyeceğinizi biliyor musunuz?
Kurumsal Çigong çalışmalarımızın en eğlenceli dersi belki de bu kısım. Gün içinde, iş yerinde ve iş dışında kemiklerimize, kaslarımıza, tendonlarımza ve eklemlerimize o kadar gereksiz yük bindiriyoruz ki neredeyse hepimiz soluğu ortopedistlerde alıyoruz. Masa başı işi yapıp da bel, boyun ve sırt ağrılarından muzdarip olmayan pek az insan vardır. Erken yaşta romatizma ve arterit gibi hastalıklara yakalananlarımız bile var.
Bu rahatsızlıkların pek çoğu yukarıda bahsettiğim şeylerin doğru uygulanmamasından kaynaklanıyor. Kurumsal Çigong eğitimini aldıktan kısa bir süre sonra beni arayıp, kronik bel ve boyun ağrılarından kurtuldukları için teşekkür eden pek çok güzel insan var. Vücudundaki enerji akışı düzene girdiği için kendini daha enerjik hisseden, güne daha iyi başlayan, uykusunu daha iyi alan, bedeni kadar zihni de dinginleşen pek çok şanslı insan Çigong’a teşekkürlerini sunuyor.
Yerçekimi çalışmaları esnasında gerçekten çok eğleniyoruz. “Yok artık! 50 senedir yürümeyi bilmiyormuşum” diyerek sevinenden, “Oturup kalkmayı bilmeyen evde kalıyor, ben artık öğrendim (!)”, “Daha 2 günlük çalışmayla şimdiden bel fıtığımın geçtiğini hissediyorum”  diyenlere rastlayabilirsiniz.

Peki, patronlara dönecek olursak! Çalışanların bunlara hâkim olması onlara ne sağlayacak?
En başta, elemanlarınızın meslek hastalıkları yüzünden sürekli rapor alıp “arazi” olmalarını engelleyeceksiniz J Herhangi bir yerinde problemi olan, stresli ve yorgun bir çalışan bunu işine de yansıtacaktır. Müşterilerle ve iş arkadaşlarıyla kurduğu iletişim, satışlar, iş takibi, verim, odaklanma, yaratıcılık, liderlik gibi öğeler bu durumdan olumsuz etkilenen faktörler olacaktır.
Çigong yerçekimi çalışmalarıyla, daha az efor sarf ederek daha verimli çalışmanın yollarını öğretiyoruz. Tendon ve kasların üzerinde biriken stresi, eklem ve kemiklerin üzerine binen yükü ve baskıyı azaltıyoruz.
Her bireyi enerji sarf eden değil enerji üreten birer mekanizmaya dönüştürüyoruz.

Pratikte nasıl oluyor?
Çigong’un kurumlarda uygulanmasıyla birlikte faydaları hemen gözlemlenmeye başlıyor. Öncelikle iletişim problemleri çözülüyor. Her çalışanın iletişim şekli olumlu yönde değişiyor. Bunun nedeni ise üzerindeki stresten nasıl kurtulacağını bilmesi, zihninin berraklaşması ve farkındalığının artması.
Bedenindeki iyileşme doğrudan çalışanın zihnini de etkiliyor. Vücudundaki enerji akışı mükemmel hale gelen biri daha olumlu, doğru ve yerinde kararlar almaya, etrafındakilerle daha etkili bir iletişim kurmaya başlıyor. Yaydığı enerjiden şirket içindeki herkes nasibini alıyor.
Kurumsal Çigong çalışanlara herhangi bir yükümlülük, zorunluluk getirmiyor. “Bir bu eksikti!” dedirtecek bir şey değil. Yaptığınız zaman anında faydasını görüp hayatınızda büyük değişiklikler yaşayacağınız bir fırsat. Üstelik eğlenceli! “Hiç bitmesin istedim”, “Ağaç duruşunu saatlerce yapabilirim”, “Benim meğerse bir boynum varmış” cümleleri bizzat katılımcıların sarf ettiği pek çok ilginç ve güzel cümleden sadece birkaçı.
Yine patronlara dönecek olursak! Çigong sizin için parasal yönden bir avantaj mı? Evet!
Öncelikle çalışanlarınızın sağlık sorunları minimal düzeye inecek. Hastanelere, psikologlara, nörologlara, yaşam koçlarına, diyetisyenlere giden çalışanlarınızın sayısı azalacak. Sürekli rapor alan, evden çalışan, işten kaytaran çalışan diye bir şey söz konusu olmayacak. Enerjisi yüksek olan çalışanın verimliliği de artacak. Stresli olmayan çalışan müşteriyle daha etkili ve olumlu iletişim kuracak. Yaydığı dışa taşan enerji ile ikna kabiliyeti artacak. Çalışanlarınızın yaşamlarında her şey olumlu gittiği için sizin işleriniz de yolunda gidecek. Birbirleriyle iyi iletişim içinde oldukları için çalışanlarınız arasındaki husumet ve kavgalara aracı olmak zorunda kalmayacaksınız. Odaklanma gücü artan çalışanlarınız kendilerini daha etkin biçimde işlerine verecek. Zihni berraklaşan çalışanlar gereksiz yere vakit harcamayacak, işlerini zamanında yetiştirecek. Beyinlerine daha fazla oksijen giden, enerjiyle dolan çalışanlarınızın yaratıcı gücü de artacak ve işlerine yönelik katma değerleri inanılmaz boyutlara ulaşacak.
Tabi bunu alacak olan sadece çalışanlar değil. Pek çok kurumsal şirkette Çigong eğitimlerini öncelikle patronlar, CEO’lar ve üst düzey yetkililer alıyor. Faydasına şahit olup bunu çalışanlarına aktarıyor.

Stres iş yerlerindeki en büyük dert!
Batı stresle mücadelede alternatif yöntemler aramaya başladı. Çigong ve Taichi’yi kurumsal yapının içine sokan pek çok şirketse bununla ilgili başarı hikâyelerini yazmaya başladı. Örneğin Amerika’da stres kaynaklı iş kaybı senede 300 milyar dolar. Hesaplara göre bu çalışan başına yılda 7500 dolar.  Dolayısıyla stresle başa çıkmak şirketlerin bir numaralı hedefi olmalı. Bunun da çaresi maalesef ilaçlar ya da doktorlar değil kişinin beden-zihin dengesini kurmasında yatıyor. Bu da Çigong sayesinde çok kolaylaşıyor.
Stres her zaman kötü değildir. Stres vücudun sizinle konuşma şeklidir ve istenirse yaratıcı bir güce dönüştürülebilir. Ama bize hep onun kötü olduğu söylendi. Stres bedenin savaşmaya hazırlandığının belirtisidir. İlaç almaya kalkarsan bedene karşı gelmiş olursun. Stres anında bedenini doğru bir şekilde dinlersen sana yardımcı olmaya çalıştığını göreceksin ve bunu avantaja çevirmek senin elinde. Stres yönetimi işte budur. Ondan kurtulmak değil, onu dizginleyip, ipleri ele geçirip hizaya sokmaktır.
Çigong stres anında farkındalığın artmasına yardımcı olur. Stres sonucu gelen korku, endişe ve öfkeyi nasıl kontrol altına alacağını bilirsin. Bunu bildiğin için de stresi lehine kullanmaya başlarsın. Onu silahın haline getirebilirsin. Stres altındaki diğer insanlar ondan kurtulma çabası altında ezilirken, sen avantajına kullanırsın. Stres de bir tür enerjidir! Çigong da seni enerji ustası yapar…

Nefes ve Meditasyon
Eski kalıplardan, zararlı düşüncelerden, stresten ve korkulardan korunmanın ve kurtulmanın en etkili yolu şüphesiz doğru nefes teknikleri ve olmazsa olmaz meditasyondur. Herhangi bir anda, en sinirli olduğunuz anı, sizi çileden çıkaran bir toplantıda olduğunuzu düşünün. Hemen o anda sakinleşmeyi ve sizi sinir etmeye çalışan rakiplerinize karşı sakinliğinizi koruyup bu fırsatı vermeyerek 1-0 öne geçmeyi istemez miydiniz? İşte nasıl nefes alacağını bilirseniz hemen o anda sakinleşebilirsiniz zira sinirlenen bir insanın nefes alışverişi ve kan dolaşımı hemen değişir. Sizde ise bunu anında normale döndürecek etkili bir silah mevcut olacak.
Doğru nefes ve meditasyon “büyük resme” bakmanızı sağlayacak. Sığ düşüncelerle ve eski kalıplarla artık işiniz olmayacak. Farkındalığınız farklılık yaratmanızı sağlayacak. Bu sizi daha yaratıcı yapacak. Yeniliklere açık olacaksınız. Daha cesur ve girişimci kararlar alacaksınız.,
Diyet
Çigong’un özel diyet uygulamaları ile hızlı ama sağlıklı şekilde zayıflayan ve formunu koruyan pek çok danışanım var. Doğru beslenme teknikleri, Çigong hareketleri ve meditasyon birleştiğinde sağlıklı bir bedene kavuşursunuz. Bedene zarar veren en önemli etken zihin olduğu için zihninizdeki gereksiz ve zararlı düşüncelerden arındığınızda, bu sizin yemek yeme alışkanlıklarınızı, vücudunuzun yağ ve su tutma yapısını da anında değiştiriyor. Dolayısıyla düzenli Çigong yapan biri ideal kilosuna kavuşup, formunu korumaya başlıyor.
Diyetisyenlere tomarla para verip az zamanda hayli eziyet çektiren diyetler uygulamak, kibrit kutusu kadar peynirle 1 dilim kepekli ekmeğe talim ederek kısa sürede çok kilo verip sonrasında çok daha fazlasını geri almak niye? Hele Çigong ile bunu sağlıklı ve eziyet çekmeden başarmanız mümkünken…
Düzenli Çigong yapan kişi iş çıkışı spor salonlarına gitmek zorunda kalmıyor. Zira iş yerinde zaten çok yoruluyor ve yeterince enerji sarf ediyorsunuz. Neden iş çıkışı gidip daha da fazlasını tüketesiniz ki? Çigong’un amacı sizi enerji tüketen değil enerji sarf eden ve enerjiyi etkili kullanan bir mekanizmaya dönüştürmektir. Zira bedeniniz mükemmel bir mekanizmadır.

Organlar
Çigong’da üzerinde çalıştığımız en önemli organlar böbrekler, mide ve karaciğerdir. Böbrekler korkularla alakalıdır; mide endişe, karaciğerse öfkeyle ilgilidir. Yaptığımız özel organ çalışmalarıyla tüm organlardaki blokajları kaldırmayı hedefleriz. Organlar mükemmel çalışmaya başladığında tüm zihinsel problemler de ortadan kalkmaya başlar. Böbrekleri iyi çalışan biri korkularından arınır, daha cesur kararlar alır. Karaciğeri mükemmel çalışan biri artık öfke kontrolü yapabilir hale gelir, hatta öfkelenmez, sakinliğini korur. Gelecek endişesi olmayan birisi haline dönüşen kişi artık midesiyle barışmış demektir. Gastrit, reflü vb. rahatsızlıklar nedir bilmez. Dolaşım sistemini düzene sokan uygulamalarla kansızlık, tansiyon gibi sorunlara da veda edebiliriz. Gayet basit uygulamalarla kronik baş ağrıları ve migrene de dur diyebilirsiniz. Bunlar, iş hayatı stresinin tetiklediği, sıkça rastlanan sağlık sorunlarıdır.
Kadınlar, giydikleri topuklu ayakkabılar, yanlış taşıdıkları çantalar, kullandıkları kozmetik ürünleri ve maruz kaldıkları stresle pek çok hastalığa davetiye çıkarır. Pelvik bölgeye özel çalışmalarımız sayesinde özellikle kadınlar genital hastalıklardan ve eklem sorunlarından kurtulabiliyor.
Çok oturmaya dayalı eklem rahatsızlıkları, basur, prostat gibi erkek hastalıkları da düzenli Çigong hareketleriyle iyileşiyor.

Çigong’un faydalarını tekrar sıralayacak olursak:
-          Kişinin bedensel-zihinsel bütünlük ve dengeye kavuşmasını sağlar
-          Verimliliği ve yaratıcılığı artırır
-          Çalışanların moralini yükseltir
-          Kişisel iletişime olumlu katkısı olur
-          Müşteri memnuniyetinin artmasını sağlar
-          Hastalık yüzünden işe gitmeme durumunu ortadan kaldırır
-          Bağışıklık sistemini güçlendirir
-          Odaklanma ve kendini işe verme oranını arttırır
-          Kişinin yaptığı işten keyif almasını sağlar
-          Zaman yönetimini olumlu etkiler
-          Bedeni ideal forma sokar
-          Mesleki hastalıklara son verir
-          Uyku problemine son verir
-          İçe kapanıklığa son verir
-          Sahne korkusu problemine son verir
-          Stres ve depresyonu önler
-          Kişinin sağ-sol beyin dengesi kurmasını sağlar
-          Kişinin daha cesur kararlar almasını sağlar

Daha mutlu ve sağlıklı bir iş hayatı için sevgiyle kalın…

1 Mayıs 2014 Perşembe

Şifacılığa Giriş

Bana gaz veren ve Çin’e gidişimi tetikleyen şey, mesane kanseri olan bir kadının Çigong ustaları tarafından 3 dakika içinde iyileştirilmesini gösteren bir video olmuştu.
Çin’den döndüğümde uzun bir süre inzivaya çekilip sabah akşam düzenli Çigong egzersizlerimi ve meditasyonlarımı yaptım. Bu esnada sadece farkındalık yaratmak amacıyla Çigong hakkında dergilere makaleler yazdım. Ardından büyük ustalarımın yetkilendirmesiyle eğitim vermeye başladım.
Web sitemde yazdığım bir ibare yüzünden pek çok kişiden sitem dolu, hatta bazen hakaretlere varan yazılar aldım. Söylediğim, insanların benden şifa vermemi istememeleri, onlara kendi kendilerini nasıl iyileştirebileceklerini öğretmeyi hedefliyor olmamdı. “Madem Çin’e gittin, niye şifa vermiyorsun? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?“ diyen okurlarım oldu.
Bir şifacının şifa sürecini anlatayım size. Elinizde aktaracak çok güzel, çok değerli bir bilgi vardır. Bu bilgi herkesin ortak kullanım alanıdır. Herkes gani gani faydalanır ondan. Bu bilgi kendi kendini iyileştirme sanatıdır. Ancak insanlar hasta olduklarında ilk önce kendilerine olan inancı yitirirler; kendilerinden başka herkesten, her şeyden medet umar hale gelirler. Doktorlar, ilaçlar, alternatif tıp, üfürükçü hocalar, aklınıza ne gelirse… İşin şifacı tarafına geri dönelim. Evet, elinizde gerçekten başkalarına verebileceğiniz bir şifa gücü vardır. Biri gelir, hastadır. Ona göre hastalığı her şeyden daha birincil önemdedir. Onu iyileştirirsiniz. Artık iyidir. İnsanların en büyük sorunu kredisini çabuk tüketme özelliğidir. Hastalığından kurtulmuş olmanın minnettarlığı kısa sürer. 3 bilemedin 5 ay sonra tekrar kapını çalar. Bu sefer de başka bir yerinde sorun vardır. En az birinci kez geldiğindeki kadar önemlidir onun için. Yalvarır yakarır. Bu geliş gidişlerin sonu yoktur. En kötüsü artık kendi sorunu kalmayınca bu sefer etrafındakileri size taşımaya başlar. “Bizim amcaoğlunun da sorunu var, ona da bakıver”. Bu sefer amcaoğlu size teyzekızını getirir. Zilleriniz sürekli çalar, telefonlarınız hiç susmaz. Şifacı olarak size yüklenen amaç bu değildir elbet. Seçim ustası mı yoksa durum kurbanı mı olacağınız size bağlıdır. Çekim yasasına göre “herkes seçimlerinde özgürdür”. Yukarıdaki örnekleri kendi şifacı ustalarımdan gözlemleyerek deneyimlediğim için onlar gibi “üfürükçü hoca” muamelesini görmeyi tercih etmedim. Benim de seçimim bu yönde oldu. Hatta ilanlar verip, kurslar düzenlemekten bile kaçındım. Çünkü amacım sadece Çigong’u kendi isteğiyle öğrenmek isteyenlerin beni bulması idi. Öğrenci hazır olduğunda hoca bekliyor olacaktı. Bu yüzden inzivaya çekildiğim beldede öğrencilerin beni bulup gelmesi beni hep mutlu etti.
Seçimim daha yüce olduğuna inandığım “kendi kendini iyileştirme” felsefesi oldu. Sevgi ilk önce insanın kendinde başlar. Kendini yeterince sevemeyen bir insanın başkalarına yeterince sevgi duyması ve göstermesi pek mümkün olmaz. Zira sizden taşanla beslenir insanlar. Sevgi koşulsuzdur. Koşulsuz sevgi ise ancak beklenti olmadan içten ve kalpten gelen bir sevgi seliyle gerçekleşir.
Çigong’un kendi kendini iyileştirme felsefesi tamamen beden-zihin-ruh bütünlüğüne dayanır.  Bu bütünlüğü sağlamayı başaran her birey kendi içinde barışı, huzuru ve mutluluğu yakalar. Zihni berraktır. Her şeyin farkındadır. Enerji akışı vücudunda mükemmel seviyededir. Kendini, tüm insanları, tüm canlıları ve doğayı eşit derecede sever. Hepsinin “BİR” olduğunu bilir.
Bu felsefeyi benimseyen kişi etrafına ışık saçmaya başlar. Hiçbir şekilde dünyaya gönderilirken size yüklenen bir misyon yoktur. Böyle olduğuna inanıp kendini paralayan pek çok şifacı vardır. Sizin tek misyonunuz size verilen hayatı en iyi şekilde yaşamak ve bunu yaparken de etrafınızdakilere örnek olmaktır. Schindler’in Listesi’ni oluşturup “Yardım edemediğim kim kaldı?” düsturu ile yaşayamazsınız. Bu yüzden elinizde bir bilgi varsa, bu bilgiyi paylaşarak ondan kurtulabilirsiniz ancak. Bilgi paylaşıldıkça çoğalır, zenginleşir ve değer kazanır. Bilgi sadece sizde kalırsa, insanlara sadece yardım ettiğinizi sanırsınız. Yardımsever bir bencil olursunuz.
Şifacıların bir başka sorunu ise sahip oldukları yetileri tanrısal bir güç olarak görüp şifacılığın temeline inmemeleridir. Şifa verirken kullandığımız en önemli bölge alt dantiendir. Burası enerjinin depolandığı ve tetiklendiği yerdir (karnımızdaki ikinci beyin). Burası tüm duyguların en saf haliyle oluştuğu mucizevî bir yerdir. Bu bölgeyi kullanmada ustalaştığınız zaman artık şifa verebilir hale gelirsiniz. Artık orta dantien ve üst dantieni de kullanabilirsiniz. Orta dantien kalpten şifa, üst dantien ise düşünce gücüyle şifa diye adlandırılabilir.  Kimi şifacılar doğuştan ya da sonradan kalpten veya düşünce gücüyle şifa yetenekleri olduğunu fark eder. Bunu tanrısal birer hediye olarak kabul ederler ve kendilerini ayrıcalıklı görürler. Hâlbuki en kullanmaları gereken yeri es geçerler. Hal böyle olunca bu tip şifacılar çok çabuk yorulurlar, bitkin düşerler; günde çok az hastaya bakabilirler ve pek çoğu senden benden daha hastadır. Pek çok şifacı genç yaşta aramızdan ayrılır. Bunun tek nedeni Çi enerjisini depolama, kendileri arındırma ve enerjiyi bir avatar gibi yönlendirme konularında ustalaşmamalarıdır.
Ellerinizden yoğun bir enerji akabilir, elleriniz cayır cayır yanabilir, elinizi koyduğunuz yer ateş gibi yanabilir ya da ne siz ne de alıcı hiçbir şey hissetmeyebilir. Enerji illaki görevini yerine getirir. Şifacıların en önemli sorunu ise hasta ve hastalıkla özdeşleşmeleridir. Verdikleri şifa karşılığında minnettar kalınmayı beklerler, hastanın onun sayesinde iyileşip iyileşmediğini çok önemserler ya da şifa veremedikleri için üzüntü duyarlar, sorumluluk hissederler. Dediğim gibi kimse size böyle bir misyon yüklemedi. Enerjiyi verir geçersiniz. Hasta ya da hastalıkla aynı titreşime girerseniz enerjiniz ayaklar altına düşer. Düşünce yapınız ondaki hastalığa olumsuz etki eder. Karşınıza gelen hastaya acımak, haline üzülmek vb. duygular her ne kadar insani duygular da olsa, sizin gardınızı düşüren etkenlerdir. Ellerinizden enerji akmaya devam eder ama zihniniz hastalığa, acımaya, durumun vahimliğine odaklanırsa onu zihinsel olarak var etmeye devam edersiniz ve faydadan çok zararınız olur. Meşhur videodaki gibi “vassa vassa” yani “sen çoktan iyileştin” olayına giremezsiniz. Bunun yolu ise gelen her vakaya karşı “nötr” olmayı başarmaktan geçer. Bunu en iyi başaranlar, isimsiz kahramanlar olarak acil serviste çalışan cengâver doktorlardır. Elinizi iyileşmesini istediğiniz yere koyduğunuzda bırakın enerji sadece aksın. Akan enerjiye karşı ne kadar nötr olursanız görevini o kadar iyi yapar. Kararsızlık, olumsuz düşünceler, hastalıkla bütünleşme, enerjinin de aklını karıştırır, görevini başarıyla tamamlayamayabilir. Sizin göreviniz sadece enerjiye yön vermektir, zira enerji sizin değildir. O evrene aittir. Size verilen hediye, onu alıp yönlendirme becerisidir. Enerjinin kendinden olduğuna inanıp kendini tanrısallaştıran ustalar kendine yazık eder.
Eğer günün birinde şifacı olmayı hedefliyorsanız, işe en başından başlamanızı tavsiye ederim. Evinize davul ya da gitar alıp, yaratana sığınıp deşarj olabilirsiniz. Doğaçlama takılabilirsiniz. Ama en baştan almanız gereken temel eğitimi almazsanız artık başa dönmek zor bir hal alır. Enerji depolamayı, enerjinin kendi vücudunuzda mükemmel akışını, enerjiyle dans etmeyi ustalık mertebesine getirmediğiniz sürece yarım yamalak bir şifacı olursunuz. Tüm bunların olmazsa olmazı da meditasyon, meditasyon, meditasyondur… Meditasyon olmadan yaptığınız Çigong ya da Taichi birer sabah egzersizinden öteye geçmez. Ancak meditasyon aklınıza geldikçe günde 20 dakika ayırmanızla sağlayacak bir denge değildir. Başlangıçta öyle bile başlasa, devamında artık yaşamınızın bir parçası halini alacak ve “medite” halde kalmanızı gerektirecektir. Meditasyon beden-zihin-ruh bütünlüğünü sağlayan tek unsurdur. Zihni berraklaştıran, sizi zehirleyen düşüncelerden arındıran, Çi ile bütünleşmenizi sağlayan ve farkındalığınızı artıran yegâne aracınız odur.
Bundan yüzlerce yıl önce biliminsanları şöyle demiş: “Öyle bir zaman gelecek ki insanlar birbirini iyileştirecek ve tıbba gerek kalmayacak.” Bunun yolu önce kendimizden geçiyor. Herkes kendini ve diğer insanları nasıl iyileştirebileceğini bilecek çünkü artık zihinlerini değil duyguların gücünü kullanacaklar.
Benden tıbbi Çigong talep eden pek çok öğrenci oluyor. Elbet herkes için onun da vakti gelecektir ancak ülkemizde buna sebat edecek sabırlı öğrencilere pek denk gelinmiyor. Kendilerini nazikçe reddediyorum çünkü almaları gereken temel eğitimi ve usta-çırak ilişikisini atlayarak kestirme yoldan şifa vermeyi amaçlıyorlar. Çi’de ustalaşmadan şifa vermeyi unutun; yaptığınız Çigong, Reiki, hangi tür şifa yöntemi olursa olsun.
Tekrar etmek gerekirse, şifacı olmayı tercih edebilirsiniz. Ama şifacı olmak usta olmak demektir. Her usta çıraklığını tamamlamak durumundadır. Eğer gerçekten hakkını vererek şifacı olmak istiyorsanız, usta-çırak ilişkisi yaşayabileceğiniz bir usta seçin kendinize. Sabırla, sebatla, bol pratikle siz de ustalaşın. Zira “Gong”un tanımı budur. Çi enerjisini kullanmada ustalaştığınız zaman artık siz de Çigong yapıyorum diyebilirsiniz.
Çi sizinle olsun.